Karar yazarı Taha Akyol, Yargıtay’ın AYM’ye “adeta savaş açtığını” söyledi. Akyol, “Bir süredir adli mahkemelerin ve Yargıtay’ın AYM’yi “yetki gaspı, yetki aşımı” gibi sözlerle itham ederek kararlarına uymadığı ve bunu yapan hakimlerin HSK tarafından ödüllendirildiği biliniyor.” dedi.
AYM’nin Can Atalay’ın tutuklu bulundurmasının ‘ihlal’ olduğunu hükme bağlayan kararında Yargıtay’a yönelik bir suçlama yapmadığını belirten Akyol yazısına şu sözlerle devam etti:
” Fakat 3. Daire buna o kadar sinirlenmiş ki, kendisi AYM kararında ‘görevi ihmal’le suçlanmış gibi, AYM’yi terör örgütleriyle aynı cümlede zikreden bir karşı-suçlama yönetmiştir. “Birçok terör örgütü veya üyesi tarafından… sürekli tehdit edilen Dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur” diyerek ve “manidar bulunmuştur” vurgusunu yaparak AYM’yi töhmet altında bırakmaktadır.
Dahası 3. Ağır Ceza, AYM’nin kararlarıyla “meşruiyetenin tartışmaya açıldığını”, AYM kararlarının “Anayasayı ihlal etme eyleminin işlenmesinde kolaylık sağlayacağı”nı iddia edebilmiştir.
Bu suçlamalar bazen politikacılardan duyduğumuz ama hiçbir hukuk akademisyeninden ve bugüne kadar hiçbir yargı organından duymadığımız siyasi ithamlardır. Yüksek yargı organına yakışmamıştır.
Anayasa’nın en üst hukuk normu olduğunu kimse reddetmez. Anayasa’ya göre “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” (Md. 153)
Yargıtay 3. Dairesi’nin AYM kararı hakkında “hukuki değer ve geçerlilik yoktur” demesi Anayasa’nın bu hükmünü ve AYM kararını “geçersiz” hale getiremez (..)”
Yazının devamı i